çocuklarda görülen seçici konuşmamazlık durumu nedir?

SELF MUTİZM NEDİR

Self Mutizm: Kendini İfade Etmeme Durumu Nedir?

Self mutizm ya da seçici konuşmamazlık durumu olarak bilinen problemde, çocukların kendilerini ifade etme yetilerini geçici ya da sürekli olarak kaybettikleri bir durumdur. İnsanlar bazen kendilerini doğru bir şekilde ifade edemediklerinde “kendimi susturuyorum” ya da “konuşmak istemiyorum” gibi hisler yaşayabilirler. Ancak self mutizm, bu durumu sadece bir istek ya da geçici bir durum olarak görmekten çok daha derindir ve genellikle psikolojik bir temele dayanır. Bu yazıda self mutizm’i ele alacak, bu fenomenin arka planındaki psikolojik ve sosyo-kültürel faktörleri inceleyeceğiz.

1.   Self Mutizm Nedir?

Seçici konuşmamazlık durumu çocuğun küsmesi, kızması veya buna benzer bir tepkiden doğan bir durum değildir. Self mutizm, bir kişinin düşüncelerini, duygularını, ihtiyaçlarını ya da isteklerini çevresine ifade etmekte zorlanması veya tamamen susması durumudur. Bazen kişi, fiziksel olarak konuşmaya engel bir durumla karşılaşmaz, fakat içsel olarak kendini ifade etmekten çekinir. Ve bilinçli şekilde konuşmamazlık durumu yaşar.

Yani kişinin konuşmasının normal ve doğal olduğu bir durumda konuşmamayı seçmesidir. Bu durum genellikle özgüven eksikliği, travmalar, sosyal kaygı ya da depresyon gibi psikolojik durumlarla ilişkilidir. Self mutizm, sosyal izolasyon ya da yalnızlık gibi daha ciddi duygusal sorunların habercisi de olabilir.

2.   Self Mutizmin Nedenleri

Self mutizmi tetikleyen birçok faktör bulunabilir. Bu nedenler bireyin yaşam deneyimlerine, psikolojik durumuna ve çevresel etmenlere bağlı olarak çeşitlenebilir. İşte en yaygın seçici konuşmamazlık nedenleri:

  1. Sosyal Kaygı (Sosyal Anksiyete

    Sosyal kaygısı olan bireyler, başkalarıyla etkileşimde bulunurken yoğun bir korku ve endişe hissi yaşarlar. Bu kaygı, onların kendilerini doğru ifade etmelerini engeller ve çoğu zaman sessiz kalmayı tercih ederler. Dolayısıyla da seçici konuşmamazlık ortaya çıkar.

  2. Travmalar ve Psikolojik Yaralar

    Geçmişte yaşanan travmalar, bir kişinin kendini ifade etme şekli üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan duygusal ya da fiziksel istismar, bir bireyin büyüdükçe kendi duygularını ve düşüncelerini ifade etme becerisini zayıflatabilir.

  3. Depresyon

    Depresyon, bireylerin kendilerini değersiz, yalnız ve umutsuz hissetmelerine neden olabilir. Bu durum, bir kişinin sesini yükseltmesi ve dışarıya açılması yerine içe kapanmasına sebep olabilir.

  4. Özgüven Eksikliği

    Düşük özgüven, bireylerin düşüncelerini ve duygularını ifade etmekte zorlanmalarına yol açar. Kendini değersiz veya yetersiz hisseden bir kişi, başkalarıyla konuşmaktan kaçınabilir. Sadece değerli hissettiği ve güvendiği ortamlarda konuşur.

  5. Aile İlişkileri ve Çocukluk Deneyimleri

    Aile içindeki iletişim sorunları, baskılar ve duygusal ihmal de bir kişinin kendisini ifade etme konusunda zorlanmasına neden olabilir. Çocuklukta sıkça bastırılan duygular, büyüdükçe kendini sessizlikle gösterir.

3.   Self Mutizmin Belirtileri

Seçici konuşmamazlık belirtileri, her bireyde farklı şekillerde kendini gösterir. Bu belirtiler genellikle şunları içerir:

  • Fiziksel Sessizlik: Kişi, çevresindekilere konuşmaktan kaçınır, yalnız kalmayı tercih eder.
  • İçsel Sessizlik: Kişi, kendini ifade etmesine rağmen içsel olarak kendini dışa vuramaz. Bu, kelimelerle bile olsa duygu ya da düşüncelerini tam olarak aktaramama durumudur.
  • Duygusal Engellenme: Kişi, duygusal anlamda kendini kısıtlanmış hisseder ve başkalarıyla duygusal bağ kurmakta zorlanır.
  • Sosyal İzolasyon: Kişi, sosyal ortamlardan kaçınarak yalnız kalmayı tercih eder.
  • Kararsızlık ve Çekingenlik: Kişi, düşüncelerini ifade ederken tereddüt eder ve korku hissi yaşar.

4.   Self Mutizm ve İletişim Bozuklukları

Seçici konuşmamazlık, bireyin iletişim kurma becerisini doğrudan etkiler. İnsanlarla açık bir şekilde iletişim kuramamak, duygusal bağları zayıflatabilir ve ilişkilerde sorunlara yol açabilir. Bu durum, bir kişinin profesyonel yaşamını da etkileyebilir, çünkü etkili iletişim, iş yerinde başarılı olmanın anahtarlarından biridir. Ayrıca, kişinin kendini ifade etme becerisinin kısıtlanması, yalnızlık hissini artırabilir.

5.   Self Mutizm ile Başa Çıkma Yolları

Seçici konuşmamazlık, tedavi edilebilen bir durumdur, ancak bu, kişinin durumunun farkında olmasını ve çözüm yolları aramasını gerektirir. İşte self mutizmle başa çıkmak için aile ve öğretmenlere bazı öneriler:

  1. Psikoterapi ve Danışmanlık

    Psikoterapi, self mutizmle başa çıkmanın en etkili yollarından biridir. Bireysel terapilerde, kişinin duygusal engelleri aşmasına yardımcı olur. Ayrıca, bilişsel-davranışçı terapi (BDT) gibi yöntemler, sosyal kaygıyı ve duygusal baskıları yönetme konusunda faydalı olur.

  2. Sosyal Destek

    Aile üyeleri, arkadaşlar ya da terapistler tarafından sağlanan destek, bireyin kendini daha güvende hissetmesini sağlayabilir. Güvenli bir ortamda, kişi zamanla daha rahat bir şekilde kendini ifade etmeyi öğrenebilir.

  3. Farkındalık ve Mindfulness Teknikleri

    Meditasyon, derin nefes alma egzersizleri ve mindfulness gibi teknikler, kişinin içsel dünyasına odaklanmasına yardımcı olabilir. Bu, kendini ifade etme konusunda daha fazla özgürlük hissetmesini sağlar.

  4. Küçük Adımlarla İletişim Kurma

    Kendini ifade etme konusunda zorlanan bir kişi, küçük ve güvenli adımlarla iletişim becerilerini geliştirebilir. Başlangıçta sevdikleriyle yapılan samimi sohbetler, zamanla daha geniş sosyal ortamlara taşınabilir.

  5. Kendine Karşı Şefkatli Olmak

    Self mutizme neden olan duygusal zorluklarla başa çıkarken, kişinin kendine karşı nazik ve sabırlı olması önemlidir. Kendini suçlama ya da yetersizlik duygusu, durumu daha da kötüleştirebilir.

Sonuç

Self mutizm, kişilerin kendilerini ifade etme kapasitesinin geçici ya da kalıcı olarak engellenmesi durumudur. Sosyal kaygı, travmalar, depresyon gibi psikolojik faktörlerle ilişkili olan bir durumdur. Ancak, doğru tedavi ve destekle self mutizm aşılabilir. Kendini ifade etme gücünü kaybeden bir kişi, terapötik süreçlerle, sosyal destekle ve öz farkındalıkla bu engelleri aşabiliyor. Bu iyileşme bazen 2-4 ay sürebileceği gibi bazen de 1 yıl sürebilir. Bu koşullar çocuk ve çevresine göre değişir. Unutulmamalıdır ki, herkesin içsel dünyasında konuşmaya, ifade etmeye ve dinlenmeye ihtiyacı vardır.

Uzm. Psk. Şerivan Demir

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir