evlilikte yapılan hatalar

EVLİLİĞİNİZİ BİTİREN İŞARETLER NELERDİR ?

EVLİLİĞİNİZİ BİTİREN 4 HATA ?

“Evlilikteki hatalar, romantik ilişkide yapılan hatalar, evliliği nasıl kurtarabilirim…” bu ve buna benzer sorunların cevabını bulmak istediyseniz bu yazıdaki ip ucları size yardımcı olabilir.

Boşanmanın gerçekleşmesi kaçınılmaz mı? İlişkinizde ciddi anlamda iletişim sorunları mı var? Acaba eşim benden ayrılmak mı istiyor? Düşüncelerini ilişki içerisinde çıkmaza girdiğinizde en az bir kez düşünmüşsünüzdür.

Öncelikle her evlilikte tartışmalar, kavgalar olur. Bunlar evliliğin biteceğini veya birbirinize uygun olmadığınızı göstermez. Önemli olan bunlara yönelik çözüm arayışlarımızdır. Kavga ve tartışmaların dışında neler yaptığımız asıl önemli olandır.

Ünlü bir analizci; “Evlilikler de  kavga etmediğiniz zamanlarda birbirinize nasıl davrandığınız o evliliğin sürüp sürmeyeceğini belirler” demişti. Kavga ve sorunun olmadığı durumda zamanı nasıl geçirdiğiniz, neler yaptığınız  kaliteyi belirler. Her çiftin keyif aldığı, zamanı değerlendirme biçimi farklıdır. Çünkü her  ilişkinin dinamiği farklıdır. O yüzden keyifli zaman geçirmek için şunları yapmalısınız gibi genel geçer bir yargı doğru değildir. Yani sizi o ilişkide tutan ve sürdürmenize neden olan faktörler her bireyde değişir. Ancak bazı olumsuz durumların sıkça yaşanıyor olması o ilişkinin sağlıksız ilerlediğini ve ayrılma çanlarının çalacağını bizlere göstermektedir.

Evlilik dinamiği içerisinde yapılmaması gereken ve sıklıkla yapılan bazı hatalar vardır. Eğer siz de bu hataları yapıyorsanız evliliğinizde sorunlar olduğunu anlayabilirsiniz. Önemli olan hata yapmamak değildir. Bu zaten kaçınılmaz bir durumdur. Ancak o hataları nasıl telafi edileceğini bilmek esas noktadır.

 

Bir uzman psikolog olarak hem bu anlamda yapmış olduğum araştırmalar hem de almış olduğum eğitimler sonucunda evlilikte yapılmaması gereken 4 temel günahtan bahsedeceğim.

  1. Sert Başlangıçlar: Eşinizle ya da partnerinizle bir konuyu konuşmaya başlarken sert bir giriş mi yapıyorsunuz. Diyelim eşiniz bir konuda yapması gereken sorumluluğu yapmadı ve bu konuyu onunla konuşmak istiyorsunuz. Onunla konuşmaya başlarken onu sert bir şekilde eleştirerek mi başlıyorsunuz yoksa yakınarak durumu anlatmaya mı çalışıyorsunuz? İkisi aynı gibi görünse de tamamen farklıdır.

Yakınma dediğimiz daha durumsal bir olaydır. O olayla ilişkili duygunuzu belirtirsiniz ve bu sonraya sirayet etmez. Ancak eleştiri daha geneldir ve onun kişiliğine yapılan bir saldırıdır.

Örneğin; Diyelim ki eşinizle çöpleri çıkarmak noktasında görev paylaşımı yaptınız. Ancak bazen unutuyor. Unuttuğu zaman ona ” Al işte yine unuttun mutfak senin yüzünden kokmaya başladı” derseniz bu eleştirmektir. Ancak “bu akşam çöpleri çıkarmayı unuttun sanırım. Mutfak kokmadan çıkarır mısın?” dediğiniz de bu durum yakınmak olur.

İkisi arasında fark vardır. Yakınma yöntemini kullandığınızda onun kişiliğine saldırmadan o anki durumla ilgili konuşmuş olursunuz. O konuyu çözünce de gerginlik sonrasına sirayet etmez.

Şunu unutmamanız gerekir, biri sizin kişiliğinizle ilgili olumsuz bir cümle kullandığında onun haklı olup olmadığına bakmadan siz de hemen kendinizi savunursunuz. Ve sonuç olarak taraflar birbirini anlamamış olur. Olay tüm gününüze sirayet etmiş olur.

  1. Hor Görme: Tartışmalarınızda eleştiri silahını çok fazla kullanırsanız bu hor görmeyi meydana getirecektir. “Yine aynı şeyi yapıyorsun, yine suçluyorsun, yine bağırıyorsun? Deyip artık tartışma esnasında göz devirmeler, alaya almalar, dalga geçmeler, konuyla alakasız şekilde iğneleyici konuşmalar artar. Ve onun kişiliğini küçük düşürmeye yönelik tepkiler geliştirmeyle sonuçlanır. Hor gördüğünüz, alaya aldığınız birini çekici bulmazsınız. “Hor görmenin panzehiri hayranlık duymaktır.” Bu yüzden bu yanlış tekniği çok kullanırsanız bir süre sonra duygusal anlamda da uzaklık hissedersiniz.
  2. Kendini Savunma: Anlaşmazlık yaratan konuyla ilgili sert başlangıçlar yapıp sürekli eleştirirseniz ve hor görme tepkisini yaygınlaştırırsanız karşı taraf artık kendini savunmaya başlayacaktır. Sizin ne dediğinize bakmadan (haksız dahi olsa) kendini savunma amaçlı karşı saldırıya geçecektir. Hatta bu durum uzarsa çok eski konuları açıp partnerler birbirini kim daha iyi eleştiriyor ve suçluyor çıkmazına gireceklerdir. Örneğimizde olduğu gibi eşinizi çöplerle ilgili eleştirirseniz eşinizde kendini savunacaktır. Muhtemel size şu cevapları verecektir: ” Sen de hep bana bu görevi veriyorsun. Kendin yap. Bağırıyorsun. Sende başka şeyleri unutuyorsun.” gibi karşı suçlamalar yapacaktır. Kendini savunma beynimizin bizi korumaya dönük verdiği sağlıklı bir mekanizmadır. Hızla size doğru gelen bir arabadan kaçınmak gibidir. Beyin bir tehdit hisseder ve sizi kendinizi savunmaya dönük reaktif tepkiler vermenizi sağlar. Burada yanlış olan ise öfkeli zamanlarda bunu kontrolsüz yapmanızdır. Kendinizi savunmak ve karşı tarafı suçlamak arsında fark vardır. Acaba siz ilişkilerinizde sıklıkla hangisini yapıyorsunuz?
  3. Duvar Örme: Bu aşama son olarak artık taraflardan birinin ya da her ikisinin de sessizleştiğini gösterir. Yani partneriniz artık sizinle konuşmayı bırakmış, odayı ya da evi terk etmiş, sorun çözmeye dair tüm refleksleri bırakmıştır. Kişiler artık sorunu çözebileceğine dair inancını yitirmiştir. Yine benzer şekilde çöp örneğimizde olduğu gibi. Eşiniz artık size karşı cevap vermeyi bırakmıştır. Başka bir odaya geçmek, bir süre evden çıkmak gibi uzaklaşan tepkiler vermiştir.

 

Hangi ilişki dinamiği olursa olsun anneniz, ablanız, kardeşiniz ya da eşiniz hiç fark etmez ilişki kurmak zahmet, emek, çaba ve istek gerektiren bir durumdur. Kurmuş olduğumuz ilişkilerde elbette sorunlar, anlaşmazlıklar çıkacaktır ancak önemli olan bunları çözmeye gönlümüzün istekli olmasıdır.

Bugüne kadar doğru iletilişim ve ilişki tarzını bilmiyor veya öğrenmek için nereden başlayacağını bilmiyor olabilirsin. Ancak bunu öğrenmeyi ve değişmek için çabalamayı istemek tamamen senin seçimindir. Bu seçim ve sorumluluk sana aittir. Sorumluluğu almadığında sorunların için kimseyi sorumlu tutamazsın. Bizler değişim için önce kendimizden başlamalıyız.

 

“Geçinmeye gönlü olan geçinir, anlaşmak isteyen orta yolu bulur, telafi etmek isteyen eder, önemseyen gösterir.

Kısacası ben böyleyim diye bir şey yok, ben sana karşı böyleyim diye bir şey var.

Dikenine katlanamadığın gülü incitme, zorluğuna göğüs geremediğin yâri sevme.”

Neşet Ertaş

 

Bu konuda daha fazla bilgi ve kaynak önerisi için bizimle iletişime geçebilirsin…

Uzm. Psk. Şerivan Demir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir