kalabalık ortamlardan kaçınmak, tek başına bir sosyal etkinliğe katılamamak kaygı problemidir.

SOSYAL FOBİ: “BİR KAYGI PROBLEMİ”

  1. SOSYAL FOBİ, BİR KAYGI PROBLEMİ

“Bir restoranda giderken tek başıma siparişimi veremiyorum. Yalnız başıma yemek yiyemiyorum. Kaygılı hissediyorum. Kalabalık ortamlardan kaçınıyorum. Yalnız başıma alışverişe gidemiyorum. Bir şey yapacakken yanımda arkadaşlarım veya ailemden birileri olsun istiyorum.” Eğer sizlerde hayatlarınızda böyle hissetmiş veya bu cümleleri kurmuş iseniz yaşadığınız  bu durum psikolojik bir rahatsızlıktır. İsmi ise sosyal fobidir.

Sosyal fobi nedir, yenilebilir mi, testi var mı, belirtileri nelerdir, egzersiz yaparak yenebilir miyim sorularının cevapları bu yazıda mevcuttur.

2. Sosyal Fobi Nedir? Görünmeyen Bir Hapis

Sosyal fobi, bireyin sosyal ortamlarda aşırı kaygı ve korku yaşaması durumu olarak tanımlanır. Birçok insan zaman zaman topluluk önünde gerginlik hissedebilir. Ancak sosyal fobi, bu kaygının normal sınırları aşarak günlük yaşamı etkileyen, sürekli bir hale gelmesiyle tanınır.

Sosyal fobisi olan kişiler, başkalarının onları yargılayacağı, eleştireceği veya küçük düşüreceği düşüncesiyle, sosyal ortamlardan kaçınma eğilimindedir. Bu durum, kişilerin günlük yaşamlarını ve sosyal ilişkilerini olumsuz şekilde etkileyebilir.

3. Sosyal Fobi Belirtileri Nelerdir?

Sosyal fobinin belirtileri genellikle hem duygusal hem de fiziksel düzeyde ortaya çıkar.

a.Fiziksel Belirtiler:

  • Titreme ve kas gerilmesi
  • Aşırı terleme:
  • Yüzde kızarma
  • Nefes darlığı ve çarpıntı
  • Mide bulantısı veya karın ağrısı
  • Ağırlaşan konuşma veya sesin titremesi

b.Davranışsal Belirtiler:

  • Kaçınma davranışı
  • Göz teması kuramama
  • Fazla içe kapanma
  • Sessizleşme

c.Duygusal ve Psikolojik Belirtiler:

  • Aşırı kaygı
  • Başka insanların yargılamasından korkma
  • Kendini küçük düşürme korkusu
  • Topluluk içinde reddedilme korkusu
  • Kendini sürekli izleniyor gibi hissetme

 

4. Beyin-Davranış ilişkisi

Öncelikle 3D denilen bir döngü vardır. DUYGU-DÜŞÜNCE-DAVRANIŞ. Bir değişimin meydana gelmesi için bu üç döngüden geçmesi gerekir. Bu olayı bir örnek üzerinden açıklamak gerekirse,

Örneğin sosyal fobisi olan birini düşünün, bu kişi yaşamın erken döneminde (çoğunlukla çocukluk döneminde) olumsuz bir olay ya da travma yaşıyor ve bu travma sonucunda sosyal ortamlar, kalabalıklar ona kaygı vermeye başlıyor, beyin ve vücut sistemi onu bu kaygı ve korkusundan korumak için sosyal ve kalabalık ortamdan uzaklaştırıyor.

Bur olayda; travma= olayı, travmayla ilgili olumsuz düşünceler=düşünceye, kaygı, korku= duygularını, sosyal ortamdan kaçınmak= davranışına denk gelmektedir.

Bu yukarıdaki bilimsel çerçeveden kaynaklı kişi artık sosyal ortamdan kaçınarak bunu beyin-davranış literatürüne yerleştirmiş oluyor. Yani korkuyu öğrenmiş oluyor.

Beynimiz psikolojik rahatsızlıkları genelde bu şekilde kodlar.

5. Sosyal Fobiyi Neden Yaşıyorsun?

Peki beyniniz ve diğer vücut sisteminiz size bunu yaşatarak kötülük mü ediyor? ilk etapta böyle algılayabilirsiniz. Ancak beyninize ve sisteminize bunun korkunç, kötü bir şey olduğunu siz söylediniz. Bunu sözel olarak “beni kalabalıktan uzak tut, toplantılardan uzak tut” şeklinde komut vermemiş olabilirsiniz fakat davranışlarınızla bunu yaptınız.

Farkında olmadan sunum yapmaktan, söz hakkı alıp toplantıda fikrinizi söylemekten ya da arkadaşlarınız sizi davet ettiğinde korkunuza yenik düşüp gitmeyerek yaptınız. Örnekleri hayatlarınıza göre çoğaltabilirsiniz. Ancak mantık genelde aynıdır.

Sonuç olarak, Kaçınma-kaçma davranışını beyninize öğretmiş oldunuz.

6.Sosyal Fobi Tedavi

Peki 18 ya da 30 yaşında sosyal fobisi olan biri olarak “sosyal fobiyi yenebilir miyiz?” Değiştirmek için geç mi kaldık? Elbette ki hayır. Çünkü, korku, kaygı ya da fobileri doğduğunuzda kendinizle bu dünyaya getirmediniz. Bir organınız, bir parçanız değiller. Bunları yaşam deneyimleri içinde öğrendiniz. Ve güzel haber öğrendiğiniz yanlış kusurlu düşünceleri değiştirebiliyorsunuz. Tek gerekli olan buna istemek ve profesyonel yardım almaktır.

Sosyal fobi tedavi edilebilir bir durumdur. Terapiler, özellikle bilişsel-davranışçı terapi (BDT), bu kaygıların yönetilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, bazı durumlarda ilaç tedavisi de kaygıyı hafifletebilir. Erken teşhis ve profesyonel destekle, sosyal fobi ile başa çıkmak ve yaşam kalitesini artırmak mümkündür.

Sosyal fobi yaşayan birinin, yalnız olmadığını ve yardım alabileceğini bilmesi çok önemlidir.

Sosyal Fobi Örneği

Bir örneği ele alabiliriz. Bunu değiştirmek için değişime; maruz bırakma ve kademeli yaklaştırma metodları ile önce davranışsal yaklaşılması gerekir. Ve beraberinde duygu-düşünceler ele alınıp analiz edilir. Elbetteki bunlar bu alanda eğitimlerini almış bir uzman tarafından planlanmalıdır.

Ancak kendiniz hafif düzeydeki sosyal kaygılarınız için danışman gözlemi ekseninde aşağıdaki pratikleri deneyebilir ve uzmanınıza anlatabilirsiniz.

Bunu için şu davranışsal örnekleri yapabilirsiniz: Toplantılarda sessiz kalmayıp söz hakkı almaya kendinizi bir kez dahi olsa zorlamalı, bir arkadaşınızı kahve içmeye çağırmalı, takım gurup etkinliği gerektiren bir hobi geliştirmeli ve katılmaya yönelik çaba geliştirmelisiniz. İlk etapta topluluk karşısında konuşmak, kendinize çok kötü hissettirecektir. Kendinize “rezil oldum, yüzüm kızardı herkes bana baktı, keşke gitmeseydim, keşke konuşmasaydım” cümlelerini söyleyebilirsiniz. Çünkü uzun zamandır bunların aksini yapmıştınız ve beyniniz yapmamayı, kaçmayı doğru kabul etmişti. Ancak Siz artık tersini yaptıkça yani kaçmadıkça beyiniz önce şaşırarak sempatik sistem devreye sokar. Sempatik sistem ise kısaca; kalp atım hızının artması, yüzün kızarması, avuç içlerin terlemesi, aşırı heyecan hissetme gibi tepkileri vermemize neden olan sistemdir. Bu sempatik sistem belirtilerinden birkaçını hissedebilirsiniz bunlar son derece olağandır. Bunları yoğun hissetseniz de en fazla 15 dakika içinde vücudunuzdaki sistemler giderek sakinleşmeye başlayacaktır.

Ancak En kritik nokta burada başlıyor. Siz bu belirtileri hissettiğinizde denemekten vazgeçerseniz bu döngüyü kıramamış olursunuz. İlk denemeden sonra belli bir aralıkla denemeye devam etmelisiniz.

Denemeler 2.6.9. kez ve daha fazla olduğunda artık ilk denemedeki gibi kötü hissetmediğinizi kendiniz fark edeceksiniz.

 

Beyninize kaçınmadığınızı, korkunuzu aşabildiğinizi davranışlarla göstermeniz gerekir.

Bu korku ve kaygılarınız çeşitli olabilir, süresi herkeste farklılaşabilir ve bununla nasıl başa çıkacağınızı bilmiyorsanız bir uzmandan destek alabilirsiniz.

 

Yazıyla ve konuyla ilgili detaylı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsin.

 

 

Uzm. Psk. Şerivan Demir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir